Çok sıcaktı nefesi, dansını yeni bitirmiş ondan. Keskin hatları delicesine savruluyordu rüzgârda. Üşüdüğünü söylüyor ama nasıl ısınacağını bilmiyordu. Onun düşündüklerinden çok üsteydim haberi yoktu. Yaşadığını sanıyor hâlbuki kirleniyordu, nasıl yaşayacağını bilmeden oynayıp duruyordu. Saçlarını savurarak…
Başladım konuşmaya, bence insanlar yanındakileri bile zor duyacağını o yerlere girip bağıra bağıra konuşmaya çalışıyorlar ya, bence kendilerini bile duymak istemiyorlar ki ondan oradalar. Beğenilme arzusuyla dolup taşan vücutlarını delice sergiliyor bundan da rahatsızlık duymuyorlardı. Fotoğraflarda, duruşlarda, bakışlarda anlatmak istiyorlardı. Votka enerjinin garip tufanında ne yaptığını bilmeyecek duruma geliyorlardı. Ah Tanrım verdiğin nefesin nasıl kurutulduğuna bir bak… Gerçeklerin, hayatın, öfkenin, sevginin aynası olmak istememiştim ben. Yukarıdan gülüyorum sadece çok boş vermişim artık. Ah Tanrım ödülün mükemmel.
Terlemeye başlıyordu, rahatsız olsa da umurunda değilmiş gibi davranıyordu. Vücudu acı çekiyordu hâlbuki göremiyordu. Hadi bi’ sigara yak! Sayamayacağı kadar çirkinliği hep karşısındakine yükleyerek devam ediyordu. Dans ediyordu… Dileklerini içinde saklayamamasını, ne isteyip neyi istemediğini gösteremeyecek kadar yaşamamışlığını, basitliğin üzerinde nasıl göründüğünün farkında olmadığını hep başkasına yükleyerek devam ediyordu. Öpüşüyordu… Sonra kendine göre bir senaryo, kendine göre bir hayat, kendi doğruları kendi seçimleri. Bunların sonunda acı çekince de ver şeytana fişi ver Tanrıya isyanı!
Ben bunları görüyorum. Gözümde hayat filtresi var, yaşamak için çok hızlıyım. Ah Tanrım ödül mü ceza mı? Seçilmişlikten mi karşıma çıkardıkların? Yoksa daha da hızlanmam için mi? Noktası virgülüne kadar bilmek zorunluluğuna neden ben sahibim? Bir sigara yakabilir miyim? Tamam içiyorum…
Sonunda bitirdi dansı, olacak olanlar için ben suçlu değildim diyecekti artık savaşamıyorum demek için tüm bahaneleri hazırdı hayata karşı. Tenindeki kirlilikleri koleksiyon gibi saklayabilmeleri çok ilginç değil mi? Öfkesi de bir garip konuşması da bir acayipti. Dili dolanmaya başlamıştı. Bence kendini kadehin dibinde kalan içkide unutmuştu ama hala haberi yoktu.
Ah Tanrım verdiğin bu yetenek tokat gibi insanlara, ismim korkulan oldu sonunda. Lütfen yardım et onlara! Ya da benim cümlelerim için boş yer bırak basit beyinlerinde. Sinir bozucu kelimelerim öfkeli cümlelerim hepsi bu kadar.
Evet, artık çok geçti herşey için, herşey bir dansla başlamıştı hala haberi yoktu. Terlemişti yorulmuştu umursamamıştı. “Ah Tanrım neden bana bunu yaptın” dedi. Ben söylemiştim böyle söyleyeceğini. Şuan gülüyorum sadece. Şeytana yüklenmişti bütün suç. O çıkardı yoldan. Şeytan görenin gözündedir Tanrım ben göremiyorum nerde o? O, insanlar, onlar, kendi şeytanlarını arzuladılar, onlara kızdılar, onlara suçu yüklediler. Ah Tanrım, ne kadar yüce varlıklarız değil mi?
Uzun olacak bir intihar sürecinin başlangıcındayım Tanrım.
Emre Alkaç
22 Şubat 2009
Son yorumlar